NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
149 - (1816) حدثنا
أبو عامر
عبدالله بن
براد الأشعري
ومحمد بن
العلاء
الهمذاني
(واللفظ لأبي
عامر). قالا:
حدثنا أبو
أسامة عن بريد
بن أبي بردة،
عن أبي بردة،
عن أبي موسى.
قال:
خرجنا
مع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم في غزاة.
ونحن ستة نفر.
بيننا بعير
نعتقبه. قال:
فنقبت أقدامنا.
فنقبت قدماي
وسقطت أظفاري.
فكنا نلف على
أرجلنا الخرق.
فسمت غزوة ذات
الرقاع، لما كنا
نعصب على
أرجلنا من
الخرق.
قال أبو بردة:
فحدث أبو موسى
بهذا الحديث.
ثم كره ذلك.
قال: كأنه كره
أن يكون شيئا
من عمله أفشاه.
قال أبو
أسامة: وزادني
غير بريد:
والله يجزي به.
[ش
(نعتقبه) أي
يركبه كل وحد
منا نوبة.
(فنقبت)
أي قرحت من
الحفاء.
(فسميت
غزوة ذات
الرقاع) هذا
هو الصحيح في
سبب تسميتها.
وقيل: سميت
بذلك بجبل
هناك فيه بياض
وسواد وحمرة.
وقيل: سميت
باسم شجرة
هناك. وقيل:
لأنه كانت في
ألويتهم رقاع.
ويحتمل أنها
سميت بالمجموع].
{149}
Bize Ebû Âmir Abdullah
b. Berrâd El-Eş'arî ile Muhammed b. Alâ' El-Hemdânî rivayet ettiler. Lâfız Ebû
Amirindir. (Dedilerki): Bize Ebû Usâme, Büreyd b. Ebî Bürde'den, o da Ebû
Bürde'den o da Ebû Musa'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) :
Altı nefer olduğumuz
hâlde Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'Ie birlikte bir gazaya çıktık.
Aramızda bir deve vardı ki, ona nevbetleşe biniyorduk. Derken ayaklarımız
delindi. Benim ayaklarım da delindi ve tırnaklarım düştü. Artık ayaklarımıza
çaput sarıyorduk. işte ayaklarımıza çaput sardığımız için bu gazaya: Zâtü'r-Rikaa
gazası adı verildi.
Ebû Bürde demiş ki: «Ebû
Mûsâ bu hadîsi rivayet etti; sonra bunu karîh gördü. Gâlibâ amelinden bir şey
ifşa etmiş olacağından kerih gordü.»
Ebû Usâme: «Bana
Büreyd'den başkası (Allah onun mükâfatını verir.) cümlesini ziyâde etti.»
demiş.
İzah:
Bu hadîsi Buhâri
«Megâzî» bahsinde tahrîc etmiştir.
Hz. Ebû Mûsâ El-Eş'arî
ile birlikte harbe iştirak eden altı kişinin de Eş'arîler'den olduğu
anlaşılıyor.
Zâtü'r-Rikaa' gazası
îbni îshâk'a göre hicretin dördüncü yılında Benî Nâdir gazasından sonra vuku'
bulmuştur, îbni Sa'd ile ibni Hibbân hicretin beşinci yılında olduğunu
söylemişlerdir. Buhâri bu harbin Hayber gazasından sonra yapıldığına meyl
etmiştir.
Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in bu harbe kaç kişilik bir ordu ile iştirak ettiği dahî
ihtilaflıdır. Bâzılarına göre dörtyüz, bir takımlarına göre yediyüz kişi ile
iştirak etmiştir. Beyhakî bu ordunun 800 kişiden mürekkeb olduğunu söyler.
Zâtu'r-Rikaa' gazasına
Eâcîb gazası denildiğini de söyleyenler vardır. Rikaa': Ruk'anin cem'idir.
Ruk'a: Yama, çaput mânâsına gelir. Hadîste de bildirildiği vecihle ashâb bu
gazada ayaklarına çaput sardıkları için ona Zâtü'r.Rikaa denilmiştir. Nevevî :
«Adlandırmanın sebebi hususunda sahîh olan budur.» diyor. Bâzıları orada
bulunan beyaz, siyah ve kırmızı renkli bir dağ sebebi ile bu adın verildiğini
söylemiş; bir takımları da gazaya oradaki bir ağacın adı verildiğini iddia
etmişlerdi; hattâ ashabın sancaklarında yamalar bulunduğu çin Zâtü'r-Rikaa'
denildiği kanaatinde olanlar da vardır. Nevevî bunların toptan sebep teşkil
edebileceğini de muhtemel görüyor.
Hadîs-i şerîf, sâlih
amellerin ve hak yolunda çekilen meşakkatlerin gizli tutulması müstehab
olduğuna, bir maslahat ve fayda görülmedikçe bu gibi şeylerin açıklanmaması
gerektiğine delâlet etmektedir.